Jean Paun Sarte - Bulantı'dan...
Yeni sözler kullanarak adlandırılması gereken bir yığın şey ortaya
çıkacak; taş-göz,
üç-köşeli-kocaman kol, ayak-parmağı-koltuk değneği, örümcek-çene. Sıcak
yatağında uykuya varmış olan kimse, mavimsi bir toprak üstünde, Jouxtebouville’in bacalarını
hatırlatan, göğe doğru kırmızı ve bembeyaz yükselen, yansı toprağa gömülü
tüylü ve soğan gibi yuvarlak kocaman yumruları olan uğultulu bir erkek
organları ormanında çırçıplak uyanacak. Ve kuşlar onların çevresinde
uçuşacak; onları gagalayacak ve kanatacak. Yaralardan tohumlar akacak ağır
ağır; küçük kabarcıklarla dolu ılık cam gibi saydam, kanla karışmış tohumlar.
Ya da böyle bir şey olmayacak, göze görünür bir değişiklik çıkmayacak ortaya,
ama insanlar bir sabah pencerelerini açınca, nesnelerin üzerine çökmüş olan ve
bekler gibi duran bir çeşit korkunç anlamla şaşıracaklar. Yalnız bu olacak, ama
kısa bir zaman sürse de insanlar yığın yığın intihara kalkışacaklar. Evet,
böyle! Değişik olsun biraz, görelim; daha fazlasını istemiyorum. Birden
yalnızlığa gömülmüş kimseler de görülecek. Yapayalnız, korkunç iğrençlikleri
içinde yapayalnız insanlar sokaklarda koşuşacak; gözleri bir yere dikili,
dertlerinden hem kaçıp hem onu içlerinde taşıyarak, ağızlan açık, kanatlarını
çırpan dil-böcekleriyle önümden yorgun argın geçecekler. O zaman katıla katıla
güleceğim; gövdem, düğünçiçekleri ve kasımpatılan gibi açılan ne idüğü belirsiz
pis kabuklarla kaplı olsa bile güleceğim. Sırtımı bir duvara dayayıp önümden
geçtikleri sırada, “Biliminiz nerede? Hümanizminiz ne oldu? Düşünen kamış
onurunuzdan ne haber?” diye haykıracağım. Korkmayacağım, hiç olmazsa şu anda
korktuğumdan fazla korkmayacağım. Hangi değişiklik olursa olsun, bu, varoluşun
şu ya da bu biçime girmesi olacak. Bir yüzü ağır ağır yiyen bütün gözler,
fazlalık olacak, ama ilk ikisinden daha fazla değil. Benim asıl korkum
varoluştan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder